28 Mayıs 2013 Salı

Galatasaray şampiyonluğu kutladı



Spor Toto Süper Lig'i şampiyon olarak tamamlayan Galatasaray, kupasını ligin son haftasında Trabzonspor ile oynadığı maçtan sonra aldı.

Türk Telekom Arena'da oynanan maçı sarı kırmızılı takım Riera ve Burak Yılmaz'ın golleriyle 2-0 kazandı. Böylece Galatasaray, ligi ezeli rakibi Fenerbahçe'nin 10 puan önünde bitmiş oldu.


Ali Sami Yen Sokak'taki Galatasaraylılar

Maçtan önce Galatasaraylı taraftarlar, Mecidiyeköy'deki Ali Sami Yen Sokak'ta toplandı. Sokak'ta yüzlerce Galatasaraylı marş söyleyip, karşılıklı tezahürat yaptı.

Galatasaray taraftarı Necati'ye şampiyonlukla ilgili düşüncelerini sordum (en sağda)

Sokakta konuşma fırsatı bulduğum Galatasaraylılar'a şampiyonluk ardından düşüncelerini sordum. Necati Gökalp; ''geçtiğimiz sezon kazandığımız şampiyonluktan sonra bu seneki aynı coşkuyu vermedi. Nispeten daha kolay bir şampiyonluk elde ettik. Yine de şampiyon olmak çok güzel bir duygu.'' dedi.

''Sezonun kaderini değiştiren oyuncu kim?'' diye sorduğumda; ''Muslera'' yanıtını veren Necati, Selçuk'un da katkısının yadsınamaz olduğunu sözlerine ekledi.

Son olarak  önümüzdeki sezona da değinen Necati; ''Fatih Terim'e çok güveniyorum. Önümüzdeki sezon da şampiyon olup, dördüncü yıldızı takacağımıza eminim'' diye konuştu.


Galatasaray'dan taraftarına jest

Galatasaraylı oyuncular düz koşu yapıyor


Ligin bitimine iki hafta kala şampiyonluğunu ilan eden Galatasaray, Spor Toto Süper Lig'in son haftasında oynayacağı Trabzonspor maçının hazırlıklarını basına ve taraftara açık yaptığı idmanla sürdürdü.
Semih Kaya, antrenmanın çalışkan ismiydi
Antrenmanın ilk bölümünde ısınma ve açma - germe hareketleri yapan sarı kırmızılı oyuncular, ardından gerçekleştirilen pas çalışması ve sonrasındaki şut çalışmasıyla antrenmanı tamamladı.
Genç oyuncu Altuğ Taş ilk idmanında (turuncu yelekli)

Antrenmanda Galatasaray A2  takımından Sadık Çiftpınar ve Alperen Uysal'ın yanı sıra, altyapıda sergilediği örnek davranışlarla Fair-Play Ödülü'ne layık görülen Galatasaray U-17 takımı oyuncularından Altuğ Taş da yer aldı. İki gündür A Takım ile birlikte çalışmalara katılan Altuğ Taş'a teknik direktör Fatih Terim tarafından imzalı bir forma hediye edildi.

16 Mayıs 2013 Perşembe

UEFA Avrupa Ligi istatistikleri

UEFA Avrupa Liginde şampiyon, Benfica'yi mağlup eden Chelsea oldu. Hollanda'da Amsterdam Arena Stadı'nda oynanan maçı 2-1 kazanan Chelsea, tarihinde ilk kez bu kupayı müzesine götürdü.


İlk gol Güney Afrikalı futbolcudan
UEFA Avrupa Ligi'nde ilk golü atan Eddie Firmani

Uluslararası Fuar Şehirleri Kupası adı altında 1955'te başlayan organizasyonun ilk maçı 4 Haziran 1955'te İsviçre'de Charlton ile Basel arasında oynandı.

Charlton'ın 5-0 kazandığı bu maçta kupanın ilk golünü de İngiliz takımının Güney Afrikalı oyuncusu Eddie Firmani attı.

Kupanın en golcü oyuncusu olan Henrik Larsson'un Celtic dönemlerinden
En golcüsü Larsson
UEFA Avrupa Ligi'nin en golcü oyuncusu İsveçli Henrik Larsson oldu. Feyenoord, Celtic ve Helsingborg takımlarında forma giyen İsveçli oyuncu, attığı 40 golle turnuva tarihinin en golcü oyuncusu oldu.

Falcao rekor kırdı
Avrupa'nın en gözde oyuncularından olan Falcao, Porto'da oynarken
2010-11 sezonunda Porto forması giyen Radamel Falcao, 14 maçta atmış olduğu 17 golle UEFA Avrupa Ligi'nin bir sezonda en çok gol atan oyuncusu oldu.

95-96 sezonunda şampiyon olan Bayern Münih takımında yer alan Klinsmann, o sezon takımının attığı 32 golün 15'ini kaydetmişti.

En çok kazanan teknik direktör Trapattoni

Otoriteler tarafından futbol duayeni kabul edilen Trapattoni birçok kulüpte çalıştı


UEFA Kupası'nı en çok kazanan teknik direktör 3 kezle İtalyan Giovanni Trapattoni oldu.

Trapattoni, 1976-77 ve 1992-93 sezonlarında Juventus'ta, 1990-91'de de Inter'de kupayı kazanma başarısı gösterdi.

En çok forma giyen oyuncu Bergomi
Giusseppe Bergomi, İnter'in kaptanlığını yaptı
UEFA Kupası'nda en çok forma giyen oyuncu ise İtalyanların unutulmaz ismi Giusseppe Bergomi oldu. İtalyan oyuncu, İnter forması ile 96 maça çıktı.

En farklı galibiyet Ajax'tan

UEFA Avrupa Ligi'nde en farklı galibiyeti Hollanda'nın Ajax takımı, Lüksemburg'un Red Boys Differdange ekibini 14-0 mağlup ederek elde etti.

En Çok Kazanan Kulüpler:

Inter (1990/91, 1993/94, 1997/98)

Juventus (1976/77, 1989/90, 1992/93)

Liverpool (1972/73, 1975/76, 2000/01)

En çok kazanan ülkeler:

İtalya (dokuz), İspanya (yedi), İngiltere (altı), Almanya (altı), Hollanda (dört), Portekiz (üç), İsveç (iki), Rusya (iki), Belçika (bir), Türkiye (bir), Ukrayna (bir).

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Galatasaray - Mersin İdman Yurdu maçının hikayesi

Galatasaray'ın şampiyonluğundaki kritik virajlardan birisiydi Mersin İdman Yurdu maçı... Maçın hemen başında geriye düşen ve 10 kişi kalan Galatasaray, teknik direktör Fatih Terim'in de tribüne gönderildiği maçta rakibini yenip kritik bir üç puan aldı.



55.000 kişinin tribünden seyrettiği müsabakanın öncesinde ve sonrasında  yaşananları gözlemledim.






14 Nisan 2013 Pazar

UEFA takımlar sıralaması

Galatasaray ve Fenerbahçe'nin Avrupa'da gösterdikleri başarının ardından en çok merak edilen konulardan biri de takım sıralamasındaki değişiklikler oldu.

Bu sezon göstermiş oldukları performansın ardından Galatasaray, UEFA'nın takımlar sıralamasında 41. sırada yer alırken; Fenerbahçe, 51. sırada kendine yer buldu.

                                  Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi macerasını anlatan kısa bir video

Takımların son beş sezonda toplamış olduğu puanların baz alındığı tablo; Avrupa'da eşleşilecek rakiplerin kalitesini direkt olarak etkiliyor.

2000 yılında UEFA ve Süper Kupa'yı kazanıp bir sezon sonra da Şampiyonlar Ligi'nde Çeyrek Final oynayan Galatasaray, oldukça yüksek puanlar toplamış ve bunun ekmeğini sonraki beş sezonda fazlasıyla yemişti. Hakeza, 2008'de Şampiyonlar Ligi'nde Çeyrek Final oynayan Fenerbahçe de o sezon almış olduğu puanların hayrını takip eden sezonlarda görmüştü. Gelgelelim bu iki takım son sezonlarda oldukça kötü Avrupa karnesine sahip.

2010-11 sezonunda UEFA ön elemesinde elenip, gruplara dahi kalamayan bu iki takım; geçtiğimiz sezon da Avrupa kupalarına katılma hakkı elde edememişti. Fenerbahçe, adı şike skandalına karıştığı için; Galatasaray ise bir önceki sezonu sekizinci tamamlayıp, Avrupa'ya gitme hakkı alamadığından Edirne dışına çıkamadı. Bu durum, doğal olarak iki takımın UEFA sıralamasında geriye düşmesine sebep oldu.

                                        Fenerbahçe'nin UEFA Avrupa Ligi'nde oynadığı maçlar

Fenerbahçe son iki sezonda sırası ile; 2.4200 ve 1.0200 alabildi. Galatasaray ise; 2.4200 ve 1.0200. İki takımın bu sezon topladıkları puanda ise gözle görülür bir artış var. Fenerbahçe bu sezon; 21.9600 puan aldı. Galatasaray'sa 23.9600. Bu iki takımın puanları arasındaki temel farkı oluşturan şeyse yarıştıkları kulvar. Galatasaray; Avrupa'nın en büyük arenası olan Şampiyonlar Ligi'nde mücadele etti. Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi'nde. Dolayısıyla, Şampiyonlar Ligi'nde alınan galibyet ve beraberlik sonucu elde edilen puanın getirisi UEFA'da alınan galibiyet ve beraberliğin getirisinden daha fazla oluyor.





Kaynak: http://kassiesa.home.xs4all.nl/bert/uefa/data/method4/trank2013.html

28 Mart 2013 Perşembe

''Mourinho Chelsea'ye geri dönecek''

                                                       Rui Sa Lemos'un sildiği tweet

Porto genç takım antrenörü Rui Sa Lemos, Jose Mourinho'nun önümüzdeki sezon Chelsea'yi çalıştıracağını iddia etti.

Real Madrid Teknik Direktörü Jose Mourinho'nun sene sonunda takımdan ayrılıp ayrılmayacağı, ayrılacaksa nereye gideceği büyük merak konusu. Portekizli teknik adamın geleceği hakkında çok farklı yorumlar yapılıyor. Bu konu hakkında konuşan son isim ise Rui Sa Lemos oldu. Porto genç takımını çalıştıran antrenör, Twitter'daki kişisel sayfasında Mourinho'nun sene sonunda Chelsea'ye gideceği iddiasında bulundu. Rui Sa Lemos ilk olarak; ''Mourinho'nun gelecek sezonki evi'' yazarak Chelsea'nin maçlarını oynadığı Stamford Bridge'in fotoğrafını paylaştı. Gelen yorumlar üzerine bir açıklama daha yapan antrenör; ''tahmin yapmıyorum, size haberi veriyorum.'' yazdı. Portekizli genç takım antrenörü, ertesi gün yazdıklarını silerek twitter hesabını kapattı.

Jose Mourinho daha önce yaptığı açıklamada geleceği hakkında henüz karar vermediğini ancak eski takımlarından birine geri dönebileceğini söylemişti.

18 Mart 2013 Pazartesi

Bir devrin sonu: Ali Sami Yen'den TT Arena'ya geçiş

Röportajı gerçekleştirdiğim Enes Çaylı


Galatasaray, 11 Ocak 2011 günü emektar stadı Ali Sami Yen'e veda etti ve Türk Telekom Arena'ya taşındı. Geçmişi başarılarla dolu bu mabedi bırakıp, yeni bir yere geçmek taraftar için oldukça zor oldu. Aradan iki sene geçmesine rağmen Türk Telekom Arena'ya alışamayan, her maçtan sonra Ali Sami Yen'i özleyen taraftarlar mevcut. Bu taraftarlardan biri de Enes Çaylı. Kendisi, son iki sezondur Türk Telekom Arena'da kombine sahibi ve Ali Sami Yen Stadı'nda birçok maçı yerinde seyretti. Enes Çaylı ile yeni stada geçiş sürecini, açılışta yaşanan protesto başta olmak üzere birçok konu konuştuk.

Galatasaray - Gençlerbirliği maçı öncesi Enes Çaylı ile Mecidiyeköy'de buluştuk. Stadın yeri Seyrantepe'de olmasına rağmen taraftarlar Ali Sami Yen Stadı zamanlarından kalma alışkanlıklardan vazgeçebilmiş değil. Maçlardan önce ortak buluşma yerleri olan Ali Sami Yen Sokak'ı ve sokakta bulunan Orjin Köfte'yi bırakmamışlar ve her maçtan önce buraya gelip yemeklerini yiyor, ardından stada geçiyorlar.

Bu vesile ile Enes'e yeni stada geçiş hakkındaki düşüncelerini sordum. Alışma dönemini atlatıp atlatamadıklarını merak ettim. Biraz duraksadıktan sonra yanıtladı;

''Ali Sami Yen Stadyumu, Türkiye'deki en önemli futbol mabediydi. Galatasaray, orada çok büyük başarılar elde etti, efsane maçlar kazandı. Duygusal olarak bakarsak Ali Sami Yen Stadyumu'nun duvarlarının bir ruhu vardı. Orayı terketmek hiç kolay olmadı, etkileri hâlâ hissediliyor. Yeni stada geçtiğimizden beri kazanamadığımız önemli maçlarda taraftar, takımdan, teknik ekipten önce sorunu stadyuma bağlıyor. Bu durum, Ali Sami Yen Stadı'nın önemini anlatıyor. Açıkçası ben alışma dönemini atlatamadım, evet TT Arena lüks, rahat ama; ruh eksik ve ayaklar hâlâ Mecidiyeköy'e gitmek istiyor. Sanırım oraya tam anlamıyla alışabilmemiz için orada birkaç önemli zafer daha kazanmalıyız.''

İşin duygusal kısmını bir kenara bırakıp, günümüz şartlarını göz önüne alarak biraz daha realist bir yorum ile devam etti;

''Her ne kadar bir taraftar olarak kabullenmesi zor olsa da Ali Sami Yen Stadı'ndan daha büyük ve daha modern bir stadyuma geçmek zorunluluk gibi gözüküyordu. Son dönemde Galatasaray'ın ekonomik olarak yükselişinde Türk Telekom Arena önemli bir rol oynuyor. Ama dediğim gibi futbolun modernleşmesi, büyük olmak için bu tarz hamlelerin gerekliliği taraftarı rahatsız ediyor.''


Biraz da açılış gününe dönelim istedim ve 15 Ocak'taki protestoyu sordum. O gün statta neler oldu, planlı bir eylem miydi ve en önemlisi bu olayın etkileri hala devam ediyor mu?

''O günkü büyük çaplı protestonun planlı bir olay olduğunu zannetmiyorum.'' diyerek söze girdi ve o gün statta yaşananları anlattı;

''Evet medyada duyduğumuz kadarıyla bir taraftar grubu, başbakan ve kurmaylarını protesto için hazırlanmış. Ama; protesto çok daha büyük çaplı oldu. Bunun nedeninin, açılış konuşmasında merhum Özhan Canaydın'ın hakkında söylenenler olduğunu düşünüyorum. Tribünlerin %80'ı bu protestoya katıldı ve bu anlık bir tepkiydi. Zaten Ali Sami Yen Stadyumu'nu bıraktığı için üzgün olan taraftar, yeni stadın sanki bir hediyeymiş gibi lanse edilmesini kabul edemedi o gün ve böyle tatsız bir olay yaşandı. Ben etkilerinin sürdüğünü düşünüyorum, önemli bir ulaşım sorunu var. Stadyumu bildiğim kadarıyla hâlâ devralamadık ve hatta bir ara stadyuma "bu stad GSGM'ye aittir" gibi bir tabela asılması bile gündeme gelmişti. Ben olayın fazla uzadığını düşünüyorum. İktidar, kendilerine oy veren Galatasaraylıların da olduğunu unutmamalı.''

Söyleşideki can alıcı noktaya geliyorum bu soruda. Hemen hemen tüm Galatasaraylıların aklında olan tek bir soru var; Ali Sami Yen'deki o ruh, atmosfer Türk Telekom Arena'ya taşınabilecek mi? Dahası; Türk Telekom Arena, modern Ali Sami Yen olabilecek mi?

Enes, genelin aksine, bu konu hakkında olumsuz görüş belirtmedi;

''Evet, o atmosferin yaşanabileceğine inanıyorum ama; bu sancılı bir süreç olacak. Taraftar ilk etapta TT Arena'yı kabullenmenin Ali Sami Yen Stadı'nı unutmak olduğunu düşünecek ve zaten böyle düşünüyor. Haksız da değiliz, stadın ismi bile artık ASY diye anılmıyor. Bunlar kabullenmek kolay değil. Daha önce de dediğim gibi, orayı kabullenmemiz için birkaç efsane zafer kazanmalıyız orada ve elbette kazanacağız. Bu şekilde taraftar, yeni stada alışacak ve ileride eski ASY atmosferini burada da yaşatacak. Şunu da net olarak söyleyebilirim ki ASY'yi gören nesli her ne olursa olsun yeni stadın atmosferi doyurmayacaktır, evet o atmosfer yaşanır ama; taraftar yine de bunu kabul etmez (gülüyor).''

Konuyu ulaşıma getirdim. Özellikle stad açıldıktan hemen sonra yapılan eleştirilerin tümü ulaşım zorlukları üzerineydi. Buna rağmen Galatasaray, bu sezon maçlarını neredeyse yüzde yüz doluluk oranıyla oynuyor. Taraftarın stada gelmesinde ulaşımın söylendiği kadar etkili olup olmadığını sordum;

''Şu an yüzde yüz doluluk oranına yakın oynanmasının sebebi, takımın iyi gidişi ve insanların stadı merak etmesi.'' diyerek ilginç bir tesbitte bulundu Enes, ardından anlatmaya devam etti; ''Yeni stada geçtiğimizden beri yaklaşık beş maç kaçırdım ve şunu söyleyebilirim ki bu stada gelmek-gitmek büyük bir zulüm. Taraftar bu dönemde bu duruma katlanıyor ama; bence bunda saydığım iki etken etkili. 2010-2011 sezonunun ikinci yarısını burada oynadık, tarihimizin en kötü sezonuydu. Tribünde 10 bin kişinin olduğu maçları da hatırlıyorum çünkü takım kötüydü. Bu Türkiye'deki algıdan kaynaklı. Başarı odaklıyız. Takım iyiyken herkes en fanatik taraftar ama; takım kötüyken bir bahane bulunuyor gelmemek için. Bunları bir kenara bırakırsak ulaşım dediğim gibi büyük bir zulüm. Geçen sene maça gidiş ve dönüşlerde otobüsler vardı İETT'nin, bu büyük kolaylık sağlıyordu ama bu sene ne yazık ki o da yok. Stada, özel araçla da gittim, metroyla da, otobüsle de. Her türlü sıkıntı yaşanıyor ve Galatasaray yönetimi buna kesinlikle çare bulmalı. Bu sorun böyle sürerse takım iyi gitse bile birkaç sene sonra taraftar bıkabilir.''

Son olarak, Ali Sami Yen'i diğer statlardan ayıran özelliklerin neler olduğunu sordum. Açıkçası, hep bu soruyu bekliyormuş gibiydi;

''Ali Sami Yen, tam anlamıyla bir Doğu Avrupa stadıydı. Yapılırken ne kadar düşünüldü bilmiyorum ama akustik şahaneydi bence. Sanki tribünden çıkan tüm gürültü Kapalı'nın çatısına çarpıp sahaya çakılıyordu. Ulaşımı son derece kolaydı, İstanbul'un merkezinde yer alıyordu diyebiliriz. Taraftar stadın etrafında çok rahat bir şekilde zaman geçirebiliyordu. Tabi bir de duygusal açıdan önemliydi. Metin Oktay gibi, Fatih Terim gibi, Cüneyt Tanman gibi, Hakan Şükür gibi, Hagi gibi efsane oyuncular burada oynadı ve bu, stadyuma bir ruh veriyordu. Ne yazık ki bu saydığım özelliklerin, akustik dışında hiçbiri TT Arena'da yok. Umarım bir gün Türk Telekom Arena da bu özelliklere sahip olur.''