|
Röportajı gerçekleştirdiğim Enes Çaylı |
Galatasaray, 11 Ocak 2011 günü emektar stadı Ali Sami Yen'e veda etti ve Türk Telekom Arena'ya taşındı. Geçmişi başarılarla dolu bu mabedi bırakıp, yeni bir yere geçmek taraftar için oldukça zor oldu. Aradan iki sene geçmesine rağmen Türk Telekom Arena'ya alışamayan, her maçtan sonra Ali Sami Yen'i özleyen taraftarlar mevcut. Bu taraftarlardan biri de Enes Çaylı. Kendisi, son iki sezondur Türk Telekom Arena'da kombine sahibi ve Ali Sami Yen Stadı'nda birçok maçı yerinde seyretti. Enes Çaylı ile yeni stada geçiş sürecini, açılışta yaşanan protesto başta olmak üzere birçok konu konuştuk.
Galatasaray - Gençlerbirliği maçı öncesi Enes Çaylı ile Mecidiyeköy'de buluştuk. Stadın yeri Seyrantepe'de olmasına rağmen taraftarlar Ali Sami Yen Stadı zamanlarından kalma alışkanlıklardan vazgeçebilmiş değil. Maçlardan önce ortak buluşma yerleri olan Ali Sami Yen Sokak'ı ve sokakta bulunan Orjin Köfte'yi bırakmamışlar ve her maçtan önce buraya gelip yemeklerini yiyor, ardından stada geçiyorlar.
Bu vesile ile Enes'e yeni stada geçiş hakkındaki düşüncelerini sordum. Alışma dönemini atlatıp atlatamadıklarını merak ettim. Biraz duraksadıktan sonra yanıtladı;
''
Ali Sami Yen Stadyumu, Türkiye'deki en önemli futbol mabediydi.
Galatasaray, orada çok büyük başarılar elde etti, efsane maçlar kazandı.
Duygusal olarak bakarsak Ali Sami Yen Stadyumu'nun duvarlarının bir
ruhu vardı. Orayı terketmek hiç kolay olmadı, etkileri hâlâ
hissediliyor. Yeni stada geçtiğimizden beri kazanamadığımız önemli
maçlarda taraftar, takımdan, teknik ekipten önce sorunu stadyuma
bağlıyor. Bu durum, Ali Sami Yen Stadı'nın önemini anlatıyor. Açıkçası
ben alışma dönemini atlatamadım, evet TT Arena lüks, rahat ama; ruh
eksik ve ayaklar hâlâ Mecidiyeköy'e gitmek istiyor. Sanırım oraya tam
anlamıyla alışabilmemiz için orada birkaç önemli zafer daha
kazanmalıyız.''
İşin duygusal kısmını bir kenara bırakıp, günümüz şartlarını göz önüne alarak biraz daha realist bir yorum ile devam etti;
''
Her ne kadar bir taraftar olarak kabullenmesi zor olsa da Ali Sami Yen
Stadı'ndan daha büyük ve daha modern bir stadyuma geçmek zorunluluk gibi
gözüküyordu. Son dönemde Galatasaray'ın ekonomik olarak yükselişinde
Türk Telekom Arena önemli bir rol oynuyor. Ama dediğim gibi futbolun
modernleşmesi, büyük olmak için bu tarz hamlelerin gerekliliği taraftarı
rahatsız ediyor.''
Biraz da açılış gününe dönelim istedim ve 15 Ocak'taki protestoyu sordum. O gün statta neler oldu, planlı bir eylem miydi ve en önemlisi bu olayın etkileri hala devam ediyor mu?
''
O günkü büyük çaplı protestonun planlı bir olay olduğunu zannetmiyorum.'' diyerek söze girdi ve o gün statta yaşananları anlattı;
''
Evet medyada duyduğumuz kadarıyla bir taraftar grubu, başbakan ve
kurmaylarını protesto için hazırlanmış. Ama; protesto çok daha büyük
çaplı oldu. Bunun nedeninin, açılış konuşmasında merhum Özhan
Canaydın'ın hakkında söylenenler olduğunu düşünüyorum. Tribünlerin %80'ı
bu protestoya katıldı ve bu anlık bir tepkiydi. Zaten Ali Sami Yen
Stadyumu'nu bıraktığı için üzgün olan taraftar, yeni stadın sanki bir
hediyeymiş gibi lanse edilmesini kabul edemedi o gün ve böyle tatsız bir
olay yaşandı. Ben etkilerinin sürdüğünü düşünüyorum, önemli bir ulaşım
sorunu var. Stadyumu bildiğim kadarıyla hâlâ devralamadık ve hatta bir
ara stadyuma "bu stad GSGM'ye aittir" gibi bir tabela asılması bile
gündeme gelmişti. Ben olayın fazla uzadığını düşünüyorum. İktidar,
kendilerine oy veren Galatasaraylıların da olduğunu unutmamalı.''
Söyleşideki can alıcı noktaya geliyorum bu soruda. Hemen hemen tüm Galatasaraylıların aklında olan tek bir soru var; Ali Sami Yen'deki o ruh, atmosfer Türk Telekom Arena'ya taşınabilecek mi? Dahası; Türk Telekom Arena, modern Ali Sami Yen olabilecek mi?
Enes, genelin aksine, bu konu hakkında olumsuz görüş belirtmedi;
''
Evet, o atmosferin yaşanabileceğine inanıyorum ama; bu sancılı bir süreç
olacak. Taraftar ilk etapta TT Arena'yı kabullenmenin Ali Sami Yen
Stadı'nı unutmak olduğunu düşünecek ve zaten böyle düşünüyor. Haksız da
değiliz, stadın ismi bile artık ASY diye anılmıyor. Bunlar kabullenmek
kolay değil. Daha önce de dediğim gibi, orayı kabullenmemiz için birkaç
efsane zafer kazanmalıyız orada ve elbette kazanacağız. Bu şekilde
taraftar, yeni stada alışacak ve ileride eski ASY atmosferini burada da
yaşatacak. Şunu da net olarak söyleyebilirim ki ASY'yi gören nesli her
ne olursa olsun yeni stadın atmosferi doyurmayacaktır, evet o atmosfer
yaşanır ama; taraftar yine de bunu kabul etmez (gülüyor).''
Konuyu ulaşıma getirdim. Özellikle stad açıldıktan hemen sonra yapılan eleştirilerin tümü ulaşım zorlukları üzerineydi. Buna rağmen Galatasaray, bu sezon maçlarını neredeyse yüzde yüz doluluk oranıyla oynuyor. Taraftarın stada gelmesinde ulaşımın söylendiği kadar etkili olup olmadığını sordum;
''
Şu an yüzde yüz doluluk oranına yakın oynanmasının sebebi, takımın iyi gidişi ve insanların stadı merak etmesi.'' diyerek ilginç bir tesbitte bulundu Enes, ardından anlatmaya devam etti; ''
Yeni stada geçtiğimizden beri yaklaşık beş maç kaçırdım ve şunu
söyleyebilirim ki bu stada gelmek-gitmek büyük bir zulüm. Taraftar bu
dönemde bu duruma katlanıyor ama; bence bunda saydığım iki etken etkili.
2010-2011 sezonunun ikinci yarısını burada oynadık, tarihimizin en kötü
sezonuydu. Tribünde 10 bin kişinin olduğu maçları da hatırlıyorum çünkü
takım kötüydü. Bu Türkiye'deki algıdan kaynaklı. Başarı odaklıyız.
Takım iyiyken herkes en fanatik taraftar ama; takım kötüyken bir bahane
bulunuyor gelmemek için. Bunları bir kenara bırakırsak ulaşım dediğim
gibi büyük bir zulüm. Geçen sene maça gidiş ve dönüşlerde otobüsler
vardı İETT'nin, bu büyük kolaylık sağlıyordu ama bu sene ne yazık ki o
da yok. Stada, özel araçla da gittim, metroyla da, otobüsle de. Her
türlü sıkıntı yaşanıyor ve Galatasaray yönetimi buna kesinlikle çare
bulmalı. Bu sorun böyle sürerse takım iyi gitse bile birkaç sene sonra
taraftar bıkabilir.''
Son olarak, Ali Sami Yen'i diğer statlardan ayıran özelliklerin neler olduğunu sordum. Açıkçası, hep bu soruyu bekliyormuş gibiydi;
''Ali Sami Yen, tam anlamıyla bir Doğu Avrupa stadıydı. Yapılırken ne kadar düşünüldü bilmiyorum ama akustik şahaneydi bence. Sanki tribünden çıkan tüm gürültü Kapalı'nın çatısına çarpıp sahaya çakılıyordu. Ulaşımı son derece kolaydı, İstanbul'un merkezinde yer alıyordu diyebiliriz. Taraftar stadın etrafında çok rahat bir şekilde zaman geçirebiliyordu. Tabi bir de duygusal açıdan önemliydi. Metin Oktay gibi, Fatih Terim gibi, Cüneyt Tanman gibi, Hakan Şükür gibi, Hagi gibi efsane oyuncular burada oynadı ve bu, stadyuma bir ruh veriyordu. Ne yazık ki bu saydığım özelliklerin, akustik dışında hiçbiri TT Arena'da yok. Umarım bir gün Türk Telekom Arena da bu özelliklere sahip olur.''